24 Aralık 2012 Pazartesi

KIYAMET İ 3 GEÇE; ŞİRİNCE,

Kıyametti , 21 Aralıktı derken senaryolardan çok, başka bir kelime aklımızda yer etti; ŞİRİNCE.

Madem bu aralar bu kadar bahsi geçti, sık sık Şirince ye giden esas kız olarak tanıtmak biraz da bana düşer...

İzmir - Aydın otobanında Selçuk tabelasından sapıyoruz , Selçuk'un içinden Şirince tabelalarını takip ederek (Köprünün altından geçtikten sonra sola dönüyoruz) dağ yolundan Şirince ye varıyoruz. Yollar bayağı virajlı ve dar, sürekli de ayarlamışsın gibi karşıdan araba gelmekte. Karanlığa kalmadan dağ yolunu geçerseniz sizin için daha keyifli olacaktır.

Bu arada yol üzerinde nar suyu satan teyzeler var mutlaka 1 bardak içilecek unutulmasın...

Şirinceye girince hemen solda bir otopark var ama siz bunu es geçip, düz devam edin en sondaki otopark a bırakın aracınızı, ulaşım daha kolay olacaktır.

Merkezinde sağlı sollu el emeği göz nuru mağazaları var, yanında da şarap dükkanları....

Şimdi o şarap dükkanlarından birinin içine girip tadabildiğiniz kadar çok şarap tadın,  almak zorunda bile değilsiniz, böğürtlen, elma, Şeftali, ahududu, kavun...vb aklınıza ne geliyorsa onun şarabını yapmışlar, ufak taburelerde şarhoş olana kadar içiyoruz o kadar lezzetli ki almadan çıkamayacaksınız zaten.

Şirincenin tarihi ve yıllara meydan okuyacak kadar bakımlı evlerinin de bol bol resmini çekip, örme papatyadan taçlar takıyoruz saçlarımıza, teyzelerin sokak ortasında gözümüzün önünde ördüğü patiklerden, eldivenlerden de aldıktan sonra, doooğru Kilise yokuşundan tırmanıyoruz. Bu köye eskiden çirkince deniliyormuş, 3. defa adı değiştirilip Şirince ye çevrilmiş. Bu kadar doğal güzelliği bulunan bir yere çirkince diyen zihniyeti kınıyorumm.

Tabi durum böyle değil, buraya ilk yerleşen 40 ailenin bir bildiği varmış da kimseler gelmesin diye soranlara burası çirkince demişler. 1930 yılında İzmir Valisi Kazım Dirik Paşa'nın çirkince ismi pek içine sinmiyor ve senin adın bundan böyle şirince olsun diyor.  



Kilise bahçesindeki cam ustasının hünerlerini seyredip mutlaka kirazlı cam küpelerden alıyoruz :) o kadar keyifli ki , mesela ufak , mavi, kıvrımlı olsun vb gibi isteklerinizi sıralıyorsunuz amcam gözünüzün önünde taze taze işliyor camı, size özel takınızı alıp 3-5 TL gibi bir ödeme yapıyorsunuz.

Ortadaki dilek havuzu, eveeeettt çok mutlu olalım dedikten sonra içine bozukluklardan atıyorum.

EE tabi acıktık di mi? Doğruca Özlem Gözleme evinde alıyoruz soluğu. Şimdi düşünün ne olsa siler süpürürdünüz?


Aklınıza gelmediyse ben sayayım o zaman; Mantı, Sarma, Çiçek dolması, Güveçte Kurufasülye, Etli Şevket-i bostan, Gözleme ... nasıl ama.. İşte bunların hepsini yerseniz 50 TL ödüyorsunuz o yüzden hiç sıkılmayın keyfini çıkarın. (Hepsi favorim ama Şevket-i Bostan ı tek geçerim)

Şarap mahzenini de gezdikten sonra , o tertemiz dağ havasını içimize çeke çeke bir sürü turistle birlikte şirincenin sokaklarını turluyoruz.



Şirince ufak, yolları sıkıntılı ama sizi çeken bir büyüsü var. Gittikçe gidesin geliyor. O yemeklerin tadını başka yerde bulabilmeniz mümkün değil. Hafta sonu kaçamakları için birebir. Kalmak isterseniz bir kaç tane pansiyonu var hemen merkezde. O kadar güzel evlerde mis gibi dağ havası ile uyanmak herkese nasip olmaz. (Özlem Gözlemenin karşısında Erdem konağı-Kırkınca evleri Butik Otel var mesela)




Ben kesinlikle tavsiye ediyorum, herkesin hayatında en az bir kere görmesi gereken bir yer.
Bu arada Kıyamet şaraplarından içmeden de gelmeyin derim :)

Tagged: , ,

0 yorum:

Yorum Gönder

Beğendin mi? Fikrini benimle de paylaş lütfen :)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Bumerang - Yazarkafe
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...