TEOS PARK - SIĞACIK / SEFERİHİSAR

Bugün size çam ağaçlarının arasında, kuş sesleri eşliğinde, hamağın ve salıncağın keyfini çıkarmış, yemiş içmiş, keyifli bir ruh
haliyle yazıyorum. Siz de buranın tadını çıkarın, es geçmeyin diye ballandıra ballandıra anlatırım artık :)

Pazar sabahı 3 dakika daha, 5 dakika daha diye diye yataktan çıkmazken, bir yandan da acaba nereye kahvaltıya gitsek diye düşünüyorum, bulduğum an, yataktan fırlayıp, hazırlanmam ise ışık hızıyla oluyor.

Sevgili; "arabanın kliması bozuk, o kadar yolda mahvoluruz" diye mırın kırın etse de, yola çıkınca  neşeli seyyah ruh haline geçmesi uzun sürmüyor. Fakat yolda ilerledikçe ve hızımız artıp pencereleri açamadıkça, sevgiliye pek çaktırmasam da perperişan oluyorum. 30 derece ve klima yok düşünsenize, kabus gibi :)

Siz kahvaltı için en fazla kaç km yol yapıyorsunuz? Biz bugün gidiş dönüş yaklaşık 250 Km yaptık :)

Sığacık'a geliyoruz, marinanın önünden Teos antik kentine doğru dümdüz yol alıyoruz. Tepenin üzerine tırmanınca enfes bir manzara size eşlik ediyor olacak. Akkum'un muhteşem renkli plajı; "hadi boşver kahvaltıyı, at kendini denize" diye bağırsa da kulak asmıyoruz. Yaklaşık 500 metre sonra (tabelalar yeterince var) sağda karşınıza çıkacak; Teos Park

Dağın başı kimse bilmiyordur demeyin, oldukça kalabalıktı. 2 kişilik kahvaltı söylüyoruz, ekstra olarak; bal-kaymak, pastırmalı yumurta ve bir tane portakal suyu. Kahvaltı sonunda da 2 adet Türk kahvesi, toplam ücret; 78 TL

Hemen masanın yanında keyifli bir hamak var, ben etek boyumdan dolayı binemesem de sevgili bayağı bir keyfini çıkarıyor.

Onu mutlu mesut bırakıp gezmeye başlıyorum. Minicik bir hayvanat bahçesi var, tavşanlar, tavuklar, güvercin ve atlar.

Ortalık çocuk dolu, zaten tam da onların mekanı burası, kimisi hamakta uyuya kalmış, kimisi tavukların peşinde, kızlar acayip sosyal, hemen tanışıp kaynaşmışlar, bir de bilmişler ki sormayın :)

Ben de kuytu köşede bulduğum bir salıncakta çocuklar gibi eğleniyorum bu arada. Manzara müthiş...

Masaya güneş gelince sempatik garsondan yardımcı olmasını istiyoruz, üstünde şemsiye olan masadan 2 arkadaş yanımıza geliyor, oranın müzisyenleriymiş, farkedememişler bize güneş geldiğini, özür dilerlermiş, şemsiyelerini bize verip, başka bir masaya geçeceklermiş.

Sizden buralarda başka var mı acaba :)

İşte böyle tüm çalışanları sanki ev sahibiymiş de, siz misafirmişsiniz gibi davranıyor. Çok yüzgöz olmadan ama daima güleryüzle. Çok beğendim :)

Sevgilim genelde kahvaltıda verilen kabarık pişiler olmadığı için 1 puan kırarak 9 verdi buraya, ben 10 üzerinden 10 :)

Akşamları canlı müzik eşliğinde Girit mutfağından et ve tavuk servisleri varmış. Şömine başında ya da bahçedeki masalarda mumlarla bezeli olarak şarap yudumlayabilirmişsiniz. Bence zaman varsa mutlaka denenmeli, ben sevgilimden söz aldım, siz de değerlendirin derim.

Teos Parkın hemen karşısında Teos Çamlık mesire yeri var, burası da çamların arasında, tam mangallık aklınızda bulunsun.

Leziz kahvaltıyı burada sonlandırıp, Sığacık'ın pazarına uğruyoruz. Pazar günleri Sığacıktaysanız asla kaçırmayın fakat bizim gibi yapmayın, aç olun ki elde açma böreklerin, baklava, sarma, gözlemelerin keyfini çıkarın.

Geleneksel kolye alma merasiminden sonra, Sema anneme ucunda yılan derisinden, el işi fular alıyorum. Sonra sarma ve çiçek dolması atıyoruz çantaya, enfes limonatadan da içtik mi, görev tamamdır :)

İnal'ın şirin oğlu Mustafaya doğum günü hediyelerimizi alıyoruz, biraz alışveriş yapıp, evimizin yolunu tutuyoruz. Aliağa'nın gaz kokan havasından çıkıp, çam kokusu ve oksijen alınca bir yorgunluk çöküyor üzerimize, ballı sütümüzü hazırlayıp Game of Thrones'i açıp izliyoruz.

Farklı bir mekan keşfetmenin ve size yazabilecek olmanın verdiği mutlulukla yazıma son vereyim, sevgilim arasıra bloga yazacaksın diye bir gittiğimiz yere, bir daha gidemiyoruz, artık İzmir çevresinde farklı gidecek yer bulmakta zorlanıyorum dese de O da mutlu bence :)

Keyifli günlerinizin olması dileğiyle...